Terapi sürecinde güven duygusu, danışan ve terapist arasındaki ilişkinin temelini oluşturur. Yüz yüze terapi, bu güveni inşa etmek açısından daha avantajlıdır çünkü terapist ile fiziksel olarak aynı ortamda bulunmak, duygu aktarımını kolaylaştırır. Göz teması, mimikler, beden dili gibi sözel olmayan ipuçları karşılıklı anlayışı derinleştirir. Danışan, terapistin jestlerini ve tepkilerini doğrudan gözlemleyerek bağ kurma sürecini daha hızlı tamamlayabilir.
Güvenli bağ, danışanın duygularını ifade etmesini, savunmalarını bırakmasını ve terapötik sürece tam anlamıyla katılımını sağlar. Özellikle çocukluk travmaları, bağlanma sorunları ya da ilişki problemleri yaşayan bireyler için yüz yüze terapi, güvenli bir alan yaratır. Bu süreçte terapist danışanı yalnızca dinlemez; onunla duygusal olarak eşleşmeye çalışır. Böylelikle ilişkisel yaralar zamanla onarılır. Güven duygusu yerleştikçe değişim kaçınılmaz hale gelir.