Sürekli Düşünmekten Yorgun Musunuz?

Zihniniz hiç susmuyor gibi mi?
Gece yatağa uzandığınızda, bir türlü kapanmayan bir iç sesle, gün içinde yaşadıklarınızı defalarca düşünürken buluyor musunuz kendinizi? “Keşke öyle demeseydim”, “Ya yarın da aynı şey olursa?”, “Her şeyin kontrolünü kaybedersem ne olur?” gibi düşünceler, farkında olmadan sizi hem zihinsel hem de bedensel olarak tüketiyor olabilir.

Aşırı Düşünme

Bu duruma psikolojide sıklıkla “aşırı düşünme” ya da “zihinsel geviş getirme (ruminasyon)” adı verilir. Herkes zaman zaman bazı konular üzerinde uzun uzun düşünebilir. Ancak bu durum yoğunlaştığında ve sizi günlük yaşamdan koparmaya başladığında, üzerinde durulması gereken bir hal alır.

Neden Sürekli Düşünürüz?

Zihnimiz aslında bizi korumaya çalışır. Yaşanan olumsuz bir olaydan sonra tekrar tekrar düşünerek bir çözüm üretme ya da benzer bir durumu tekrar yaşamamak için hazırlıklı olma amacı taşır. Ancak bu süreç çoğu zaman çözüme değil, daha fazla karışıklığa ve kaygıya yol açar. Zihinsel yorgunluk oluşturan bu düşünme döngüsü şu şekilde kendini gösterebilir:

  • Gece uykularında zorlanma, sabah yorgun uyanma
  • Olaylar ve konuşmalar üzerinde tekrar tekrar düşünme
  • Geleceğe dair “ya şöyle olursa?” sorularıyla zihinsel senaryolar üretme
  • Geçmişteki “keşke”lere saplanıp kalma
  • Karar verememe, erteleme ve sürekli analiz hâli

Zihinsel Yorgunluğun Bedensel Yansımaları

  • Kas gerginliği
  • Baş ağrısı
  • Sindirim problemleri
  • Uyku düzensizlikleri
  • Dikkat dağınıklığı gibi sorunlar yaşanabilir. Yani zihinsel yorgunluk, sadece düşünsel bir yük değil; bedenin de taşıdığı görünmez bir yüktür.

Peki Bu Durumla Nasıl Başa Çıkabiliriz?

İlk adım, fark etmektir. “Şu an zihnimde yine aynı düşünce dönüyor.” diyebilmek, döngüyü kırmanın ilk anahtarıdır. Bunun ardından;

  • Düşünceleri gözlemlemeyi öğrenmek (onlara kapılmak yerine fark etmek)
  • Zihni oyalayan değil, yönlendiren uğraşlar edinmek (yazmak, yürümek, sanat, ibadet)
  • Nefes ve gevşeme egzersizleriyle bedeni sakinleştirmek
  • Yardım istemekten çekinmemek (terapi, bu döngüleri anlamlandırmakta çok etkili olabilir)

Herkes zaman zaman kendini keyifsiz, isteksiz ya da moralsiz hissedebilir. Hayatın doğal akışında bu oldukça normaldir. Ancak bu duygu hali haftalar boyunca devam ediyorsa, günlük işlevleri etkiliyorsa ve eskiden keyif aldığınız şeyler artık ilgi çekmiyorsa, bunun adı artık sadece “mutsuzluk” olmayabilir.

Geçici mutsuzluk; genellikle belirli bir olaydan sonra (bir kayıp, hayal kırıklığı, yoğun stres vb.) ortaya çıkar ve zamanla hafifler. Ancak depresyonda:

  • Enerji düşüklüğü
  • Uykuda ya da iştah düzeninde değişiklik
  • Sürekli değersizlik veya suçluluk hissi
  • Umutsuzluk
  • Konsantrasyon güçlüğü
  • Ölüm ya da intihar düşünceleri gibi daha derin ve yaygın belirtiler görülür.

Zorlanmak Doğaldır; Ancak Bu Hisler Uzuyorsa Göz Ardı Etmemekte Fayda Var”

Hayat zaman zaman yorucu olabilir. Hepimiz kırıldığımız, içimize kapandığımız, hiçbir şeyin keyif vermediği dönemler yaşarız. Ancak bu ruh hali haftalarca sürüyorsa, günlük yaşamınızı etkilemeye başladıysa ve kendi çabanıza rağmen hafiflemiyorsa, bu duyguları göz ardı etmeyin.

Depresyon yalnızca “üzgün hissetmek” değildir. Zihinsel yorgunluk, bedensel belirtiler ve hayattan uzaklaşma gibi farklı şekillerde kendini gösterir.

Geçmeyen mutsuzluk, yalnızca “geçici bir dönem” olmayabilir. Bu önemli noktada, deneyimli ve anlayışlı bir uzmandan destek almak, içinde bulunduğunuz durumu daha iyi anlamlandırmanıza ve duygusal yükünüzü hafifletmenize büyük ölçüde, etkili ve kalıcı bir şekilde yardımcı olur.

Unutmayın; yardım istemek zayıflık değil, kendinize verdiğiniz değerin önemli bir göstergesidir.

yardım ve rehberlik

Terapiye kaç seans gelmem lazım?
Terapiye ne sıklıkla gelmem gerekiyor?
Seanslarda ne konuşacağım?
Terapide anlattıklarım başkalarıyla paylaşılır mı?
İlk görüşmede ne olur?